Fetih Sûresi, 7. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah, Azîz (mutlak izzet ve ululuk sahibi, her işte üstün ve mutlak galip)tir; Hakîm (her hüküm ve icraatında pek çok hikmetler bulunan)dır.

Nisâ Sûresi 75. Hem, Allah yolunda, ayrıca, baskı altına alınıp zayıf bırakılmış ve "Rabbimiz, bizi halkı zalim olan şu memleketten çıkar; çıkar da katından bize bir sahip, bir koruyucu gönder ve tarafından bize bir yardımcı yolla!" diye yalvaran çaresiz, kimsesiz mazlum erkekler, kadınlar ve çocuklar için neden savaşmayacakmışsınız ki?


Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mü’min) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse, Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim Müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n bir kusurunu) örter.

(Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58.) 


     Günümüzde insanlığın asıl ıstırabı, Allah'ın Resulu Hazreti Muhammed'i (a.s.m.) tam mânâsı ile tanıyamamış, hakiki şahsiyetini bilememiş olmasından ve getirdiği hayat bahşeden esaslara aşk ve şevk içinde kucak açamayışından gelmektedir.

   Dünyanın mânevi sarsıntısı da, sıkıntısı da, anarşi ve huzursuzluk içinde bocalayışı da bundan doğmaktadır.

   Onu anlamadıkça, sevmedikçe ve âb-ı hayat yerine geçen prensiplerini kendisine rehber edinmedikçe de insanlığın bu sıkıntı, sarsıntı ve buhrandan kurtulması mümkün değildir.


Ebû Hureyre (R.A.)' den rivayet olunduğuna göre, Rasûlüllah (S.A.) şöyle buyurmuştur:

<< İman etmedikçe Cennet' e giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de (hakkiyle) iman etmiş olmazsınız. Size, yaptığınız taktirde birbirinizi sevmenizi sağlayacak bir yol göstereyim mi? Aranızda selamı yaygınlaştırınız. >>

(Müslim, Kitabu'l-iman, I, s. 74)